Misafir Odası

Misafir odası mı, o da ne? Misafir nasıl olur da benden, çocuğumdan daha önemli olabilir?

Bu sözüm onların daha önemsiz olduğuna değil, benimle eşit olduğu anlamına geliyor.

Misafir için özel yemek tabaklarım yok. Çünkü tüm tabaklarım özel.

Misafir için özel odam yok.

Bizim evin her yeri özel.

Misafir için özel yeteneklerim yok.

Elimizden ve bütçemizden ne geliyorsa onu sunar, hep beraber yeriz.

Misafir geldiğinde çocuğumu susturmam, çocuğunu da susturmasına izin vermem.

Biz yetişkinliğimizi, onlar da çocukluğunu yaşayacak.

Sonuçta insanın en mutlu olduğu yer “kendisi gibi olduğu” yer değil midir?

Misafir geldiğinde, mutfağıma girer, yardım etmek isterse eder.

Ev hanımı aşçı değil sonuçta.

İnsan rahat olmalı gittiği yerde.

Hatta ev sahibinin imkanını biliyorsa istediği yemeği bile söyler.

Ev sahibi de imkanı yoksa çok rahat, “Bu sefer değil onu da müsait olduğumuz zaman yaparız” diyebilecek kadar şeffaf ve samimi olabilmeli.

Misafir, müfettiş değil.

Bize not verecek, İtibarımızı, Düzeyimizi, Ailemizi onaylayacak bir makam değil.

Kendimizi ona onaylatmak için değil, beraber geçireceğimiz zamanı kaliteli geçirmektir esas olan.

Mutfaktan çıkmayan bir kadın, Sadece kendini anlatan bir baba, Misafir geldiğinde, sinen bir çocuk, hem kendini hem misafiri mutsuz eder.

Rahat olmalı insan.

Eşyanın bekçisi, Kıyafetin kölesi, İmajının sesi olmamalı…

Ne evinizdeki eşya, Ne dışardaki insanın sizinle ilgili düşüncesi, Ne komşunun başarılı oğlu, Ne başkasının eşinin nitelikleri.

Hiç bir şey, insanın kendi evindeki huzurundan daha önemli olmamalı, İnsanın mutluluğundan daha çok yer kaplamamalı…

Kendini mutlu etmek,

Değerli hissetmek için kimseyle restleşmeye de gerek yok.

Sadece kendi yolunda istediklerinle yürümen yeterli.

Sevgiyle…

Serhat Yabancı