Kafalardaki Kapıları Çıkarmak

2000 senesinde Stochholm, İsveç’in başkentinde resmi bir ziyaret için bulunuyordum.

Birkaç küçük anımı buradaki değerli arkadaşlarla paylaşmak istedim, kaybolmasını istemedim.

1-DÜŞEN ÇOCUK: Caddede yürürken önümde sarışın bir çocuk (5 yaşlarında) yere düştü, annesi önde gidiyordu ve telefonla konuşuyordu, anne sakin, dönüp gözünün köşesiyle çocuğa baktı ve konuşmaya devam etti.

Ben ise, “vay vicdansız anne, ne olacak bu Avrupalılar böyle duyarsız” dedim kendi kendime ve bekledim, konuşması bitince yaklaştım, selam verdim ve neden çocuğu kaldırmadığını sordum.

Bana şöyle cevap verdi; “Siz İngilizce konuşuyorsunuz, muhtemelen yabancısınız, İsveç kültürünü bilmeyebilirsiniz, ama biz düşen çocukları kaldırmayız, yoksa hayat boyu arkalarında birini beklerler, … o kendisi kalkar” dedi…

Ben de o genç İsveçli anneden dersimi aldım.

2-KALDIRIM TAŞLARI: Kaldırımda yürürken fark ettim ki taşlar çok sert, siyah ve çirkin duruyor, döndüm yanımdaki İsveçli arkadaşıma sordum, “başka kaldırım taşı bulamadınız mı, bu medeniyete bu kaldırım yakışıyor mu?”

Cevap verdi; “burada doğa koşulları çok çetindir, her çeşit kaldırım taşı denedik ama çok çabuk aşındılar, biz zengin millet değiliz (not: milli geliri en yüksek ülkenin vatandaşı söylüyor bunu) sürekli kaldırımları değiştiremeyiz, bunlar volkanik taşlardır, çok dayanıklıdır, böyle yaptık, 25 sene gider artık.”

Ben de ikinci golü yemiş oldum.

3-SU/SÜT: Marketteyiz, baktım bin bir çeşit su, bin bir çeşit süt. Sordum, “yahu su sudur, suyun da çeşidi mi olur, abartmışsınız iyice”.

İskandinav dostum cevap verdi; “bak bu su kalp hastaları için magnezyumu yüksek, bu su tansiyon hastaları için potasyumu yüksek, şu su c vitaminli, biz beslenmeye çok önem veren milletiz, ilaca doktora vereceğimiz parayı, organik süte, suya veririz, kendi dişlerimizle 80 sene yaşarız (not: İsveçliler en çok yaşayan milletler arasındalar.)

Aldım mı cevabımı?!

4- ÇORAP SATICISI: Bir gün hotel’e doğru gidiyorum, baktım birisi yerde çorap satıyor, şaşırdım, İsveçli böyle şey yapmaz, olsa da özel Pazar yerleri var ancak özel günlerde orada olur.

Merak ettim, yaklaştım sonra fark ettim ki Kuzey Iraklı bir vatandaş, Türkçe de biliyordu, konuşmaya başladık, sevindi, bende ayıp olmasın diye 1 çift aldım.

Sonra İsveç’te ne işi var diye sordum, cevap verdi; “kızlarım siyasi sığınma talebinde bulunmuştu, onları alınca ben de anneleri de buraya göç ettik. “Kaç senedir buradasın?” diye sordum. “8 senedir” dedi.

Önce neredeydin diye sordum. “Önce İstanbul’daydım” diye cevap verdi. “Peki orada ne iş yapıyordun?” dedim.

Cevap verdi, “orada da yerde çorap satıyordum!”

Fırsatınız olduğunda IKEA marketlerini lütfen bir gidin, nasıl 8-9 milyon nüfuslu bir ülke, 35 m2’lik bir alana ev yapmış…

Nasıl oda kapılarını çıkartmış ama duvarları matematiksel hesaplarla mutfakta kullanışlı hale getirmiş, nasıl dolapların, gardıropların kapılarını çıkarmış ulaşılır yapmış…

Bunların arkasında belki şöyle bir düşünce ile başlayabilirsiniz:

“Çünkü İsveçliler önce kafalarındaki kapıları çıkarmışlar”

Anooshirvan Miandji