Bir Kadının Ufku

Bir gün annemin bulaşıklarına yardım ediyordum. Annem tabakları yıkıyor, ben kuruluyordum.

Mutfağın penceresinden, itfaiye barakaları ile başka evlerin mutfakları görünüyordu.

Bu mutfaklarda da başka kadınlar, tavalar ovuyor, tencereleri parlatıyor, tabakları yıkıyor, sebze ayıklıyorlardı.

Her gün öğle yemeği; akşam yemeği; her gün bulaşık; her gün temizlik; saatler boyu uzayan bir hiçlik; hiçlikten öte bir yere ulaşmayan bir sonsuzluk.

Ben böyle yaşayabilecek miydim? Bir yandan tabakları dolaba yerleştirirken, ‘hayır’ dedim kendi kendime.

Benim yaşantım, bir yerlere ulaşacak mutlak.

Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra uçamıyor diye yakınıyoruz.

Simone de Beauvoir