Sinoplu Diyojen ve Büyük İskender

Kinik kelimesi Grekçede(Antik Yunan) köpekimsi anlamına gelir.

Kinizme göre insan erdemli ve mutlu olması için ilk önce özgür olmalıdır.

Erdeme giden bu özgürlüğe ise dünya malından ve arzularından sıyrılarak sahip olunur.

Kiniklerin eşyaları yoktur. Hazlara karşıdırlar.

En bilinen örneği Diyojen’dir.

Diyojen aslen Sinop’ludur.

Babası kalpazanlık (sahte para basma) yaptığı için o da tahmini yirmi-yirmibir yaşlarına kadar kalpazanlık yapmıştır.

Sonra babasını ve Sinop’u terk edip, kalpazanlığı da bırakıp Atina’ya Antisthenes’in kurduğu kinizm okuluna gitmiştir.

İlk başta okula alınmamıştır.

Fakat Diyojen okulun kapısında uzun müddet yatmıştır.

Sonrasında bu okulda Antisthenes’den kinik eğitimi alan Diyojen geri kalan ömrünü sokaklarda bir fıçıda beş parasız ve eşyasız geçirmiştir.

Bir gün biri ona gelip göklerden, tanrılardan bahsedince ona “Oradan mı geliyorsun?” diye sormuştur.

Yukarıdaki tabloda resmedilen olay ise şudur:

Gelmiş geçmiş en büyük imparatorlardan biri olan İskender Atina’ya gelir ve herkes coşkuyla Büyük İskender’i karşılar.

Diyojen ise fıçısında istirahat etmektedir.

Bu durum İskender’in dikkatini çeker ve Diyojen’in yanına gidip onunla biraz konuşur.

İskender onun büyük bir filozof olduğunu anlar ve ona “Dile benden ne dilersen!” der.

Diyojen de “Gölge etme, başka ihsan istemem!” der.

Diyojen Büyük İskender’i o kadar etkilemiştir ki İskender “İskender olmasaydım Diyojen olmak isterdim.” demiştir.