Şehit Mehmet Kamil

Tarih 21 Ocak 1920 Cuma günüdür. 14 yaşındaki Mehmet Kamil anası Hatice ile beraber kendir soymaktan dönmektedir. Sırtlarında soydukları çöpler vardır.

Şehirde bulunan Fransız askerleri bir binayı fırın olarak kullanmaktadır. Kamil ve anası oradan geçerken 3 Fransız askeri Hatice anayı durdurur ve peçesini açmasını ister.

Hatice ana peçesine uzanan eli ısırır ve bağırmaya başlar;
─ Kamil yetiş!

Kamil sırtındaki çöpleri atar ve yerden aldığı taşla Fransız askerine vurur.

Kamilin sesi duyulur;
─ Ah anam vurdular beni!

Çığlık atan Hatice Ana “Tüfek süngüsü müydü, bıçak mıydı bilemedim ama yavruma sapladılar” der.
Çığlığı duyan halk koşar.

Fransız askerleri, hemen askeri fırına kaçarak kapıları kapatır. Fırının önü bir anda ana baba gününe döner. Kiminin elinde balta, kiminin elinde kazma, satır ne bulduysa oraya koşmuştur.

Fırının içindeki Fransız askeri korku içindedir ve halkın içeri girmemesi için kapının önüne odun ve eşya yığarlar. Bir de tüfeği halka doğru doğrultup kendilerini korumak isterler.

Halkın arasında bağırışmalar duyulur;
─ Açın kapıyı namussuzlar! Bir çocuğu süngülemek nasılmış, açın da gösterelim size… Korkaklar, alçaklar…
Kapılara, pencerelere baltalar, kürekler, et satırları ile vururlar…

Olay yerine Komiser Hakkı Efendi ile jandarma komutanı Çopur Kemal gelir. Halkın arasına girerler ve şu çağrıyı yaparlar;
─ Kapıyı kırmayın, merak etmeyin, hakkınızı koymayacağız İntikamınızı alacağız. Siz şimdi dağılın, bizlere güvenin.

Halk büyük bir üzüntü içinde Kamil’in kanlı naaşını alıp Musullu Sokak’taki evine getirir.

Küçük şehidin cenazesi 22 Ocak günü muazzam bir törenle kaldırılır. Binlerce insan Kamil için görevini yapar. Dükkanlar kapanmış, alışveriş durmuş, cenaze töreni, Fransızlara gözdağı verme gösterisine dönüşmüştür.

Fransız komutan Albay Saint Marie, Kamil’in cenazesi eve götürüldükten sonra askeri vasıtalarla fırına gider saklanan askerlerini alıp, kolejdeki karargahına götürür. Telaşlıdır olayın bir harp başlangıcı olması ihtimalinden çekinir.

Heyet-i Merkeziye’ye haber gönderip, belediyeye gelip şehir halkı adına heyetten özür dilemek, Kamil’in babası Ökkeş Ağa’nın da gönlünü almak istediğini bildirir.

Ökkeş Ağa önce direnir. Sonra Heyet-i Merkeziye’nin ısrarına karşı koyamaz. İstemeyerek gider belediyeye.

Birkaç subay ve tercümanı ile beraber belediyede olan Fransız komutan Ökkeş Ağa’ya başsağlığı diler. Ufak bir tazminat olarak 200 altını uzatır. Ökkeş Ağa almaz.

Ökkeş Dilek, oğlu Şehitkamil’in Şehadeti üzerine, kendisine teklif edilen 200 Fransız Altınını kabul etmez ve “Kana kan, cana can isterim” der.

Antep Heyet-i Merkeziye’si bu asil davranışı üzerine Ökkeş Ağa’ya 50 altın yardım yapmıştır ve maaş bağlamıştır.
Ve Antep Şehitkamil’e sahip çıkar. Kamil’in adı merkez ilçelerinden birine, caddeye, okullara ve birçok yere verilir. Anıtı dikilir.

SAYGIYLA ANIYORUZ…

Kaynak