Kevin Carter, Sudan iç savaşında gazeteci olarak görev yapan, 1960 Johannesburg doğumlu, Güney Afrikalı bir fotoğrafçı.
Sudan’da açlıktan ve zayıflıktan ölmek üzere olan siyahi küçük kız çocuğu ile arkasında durup çocuğun ölmesini bekleyen akbabanın bu fotoğrafı Kevin Carter tarafından çekilmiş.
Fotoğraf ilk olarak New York Times‘ta yayınlandı ve yayınlandığı andan itibaren büyük bir şöhrete ulaştı.
Bu şöhret, fotoğrafın sahibi olan Kevin Carter’ın kendi adını duyurması için büyük bir fırsat oldu.
1994 yılında “The Vulture and The Child” Pulitzer ödülüne layık görüldü.
Carter, Güney Afrika’da yaşanan ırk ayrımcılığını yansıtmaya odaklanmış ve orada yaşanan vahşetin paparazzisi olmakla suçlanan Bang-Bang Kulübü‘nün öncü üyelerinden biriydi.
Fotoğrafçılık kariyerinin büyük kısmını, son yıllarını yaşayan, Güney Afrika’daki ırkçı Apartheid Rejiminde geçirmişti.
Kevin Carter, bu an’ı fotoğrafladıktan sonra akbaba kaçmasına rağmen küçük kıza kampa ulaşması için yardım etmemiş, oradan uzaklaşmıştı…
Bu nedenle çok sert eleştirilere maruz kaldığında, kendini savunmak için ”profesyonel fotoğrafçı olduğunu, yardım görevlisi olmadığını” söyledi.
Çünkü o dönem, gazeteciler ve fotoğrafçılar, bulaşıcı hastalıklar sebebiyle hastalara dokunmamaları konusunda sıkı biçimde uyarılıyorlarmış.
Ancak; Kevin ve vicdanı baş başa kaldığında bu uyarının rahatlatmak açısından hiçbir etkisi olmamış. Durum tersi yönde gelişmiş.
Ödülü aldıktan 3 ay sonra, henüz 34 yaşındayken, Johannesburg’ta bir banliyöye park ettiği kamyonetinin içinde egzoz gazı basarak intihar etmiş…
Yakın çevresine yazılmış çok sayıda mektup bırakarak…
Onlardan birinde şu satırlara yer vermiş:
“Çocuğu kurtarabilirdim. Makinamı bırakıp onu kucağıma alıp, yardım çadırına götürebilirdim.
O an sadece gazeteci olduğumu düşünüyordum. Şimdiyse önce insan olduğumu.”
Ancak bu noktada utanması gereken kişi Kevin Carter değil, onu ölüme duyarsızlaştıran; Afrika’yı açlığın, acıların ve ölümün kıtası haline getiren kişilerdir.
Afrika’yı bu hale getirenleri görmeksizin, vicdandan bahsederek Kevin Carter’ı suçlamak pek de doğru bir yaklaşım değildir.
O sadece sistemin insanlık duyguları törpülenmiş piyonlarından biridir.
Tüm insanlığın ortak suçu olan Afrika’daki yaşam şartları, onun omuzlarına atılmamalıdır. Kişi başkalarını eleştirmeden önce aynayı kendisine çevirmelidir.
Evet, belki çocuğu kurtarmadığı için kahraman diye anılmıyor kendisi. Fakat çektiği pozun tüm dünyada bir farkındalık yarattığını ve insanların Afrika için birlik olduğunu göz önünde tutarsak, Kevin Carter’ı kahraman ilan etmiş olmamız gerekmez miydi?
Hakkında ne denirse densin o intihar etmeyi tercih etti. Çektiği fotoğraf kendi hayatına mal oldu, bizleri de fazlasıyla etkiledi ancak Afrika’yı kurtarmaya yetmedi. Açlık hala devam etmekte.
Fotoğrafa bakın, bir kere daha bakın, daha da dikkatli bakın. Kabul etmeliyiz, o deklanşöre hep birlikte bastık…