Adam, bir haftalığına iş seyahatine çıkar.
Seyahatinin üçüncü günü evini arar, telefonu açan bahçıvana sorar;
─ Nasıl gidiyor, her şey yolunda mı?
─ Yolunda efendim. Yalnız, küreğin sapı kırıldı onu tamir etmeye çalışıyorum.
─ Neden kırıldı?
─ Köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, bu yüzden kırıldı.
─ Nee! Köpeğim öldü mü?
─ Havuza düşüp öldü efendim.
─ Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; nasıl havuzda ölür?
─ Ama havuzun suyu boşalmıştı, betona çakıldı, bu yüzden hayatını kaybetti.
─ Daha havuzu yeni doldurtmuştum. Neden boşalttınız?
─ Biz değil efendim, itfaiyeciler boşalttı. Çünkü evdeki yangını söndürmek için ilâve suya ihtiyaç duydular.
─ Evde yangın mi çıktı?
─ Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla çok sayıda insan geldi. Bir sigara izmaritinden kâgıtlar, ardından da perde tutuşmuş. O kalabalıkta farkına varamadık.
─ Annem nasıl öldü? Sapasağlamdı!!!
─ Haklısınız. Biz de şaşırdık. Ama, sizin yatak odanıza bir şey bakmaya girmiş. Yatakta karınızla en yakın arkadaşınızı görünce kalbine inmiş.
─ Yahu hiç pozitif bir haber yok mu? Bunaldım!
─ Olmaz olur mu? Var efendim. Gecen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya… İşte onun neticesi pozitif çıktı.