İsviçreli elektrik mühendisi George de Mestral, 1941 yılında köpeği ile birlikte Alp Dağları’nda avcılık gezisine çıkmıştı.
Geziden döndükten sonra kıyafetlerine ve köpeğinin kürküne yapışan Dulavratotu tohumlarını (pıtrak) temizliyordu.
Temizleme işlemi bitince tohumların kıyafetine ve köpeğinin tüylerine nasıl yapıştığını merak etti. Mikroskop altında yaptığı incelemede şaşırtıcı sonuçlar elde etti.
Otların ucunda minik kancalar vardı. İşte bu minik kancalar, otun yüzeye tutunmasını sağlıyordu.
Otlar, hayvanların kürklerine ya da kıyafetlere bu kancalar sayesinde sıkıca tutunuyordu.
Bu konuda düşünmeye başlayan de Mestral’in aklına, otun bu özelliğini kullanarak bir ürün geliştirmek geldi.
Böylece, iki yüzeyli bant (cırt cırt) için denemeler yapmaya başladı.
Bir yüzeyi sert minik kancalar şeklinde, diğer yüzeyiyse bu kancaların takılacağı yumuşak halkalar şeklinde hazırlıyordu.
Başlangıçta çevresindeki insanlar onu ve fikrini ciddiye almadı. O’da dokuma merkezi olan Lyon’a gitmeye karar verdi.
De Mestral Lyon’da yalnızca bir tekstil üreticisini fikrinin parlaklığına ikna edebildi; “kilitli şerit” adı verilen bu ilk ürün pamuktan yapılmıştı.
Fakat, pamuk çabuk tükeniyordu, bu nedenle de Mestral sentetik elyaflar üzerinde çalışmaya başladı.
Deneme yanılma yoluyla naylonun sıcak kızılötesi ışık altında dikildiğinde bağlantı elemanının kanca tarafı için mükemmel kancalar oluşturduğunu keşfetti.
Kancaları nasıl hazırlayacağını öğrenmiş olsa da sürecin mekanize edilmesi ve halka şeklindeki tarafın yapılması için henüz bir yol bulamamıştı.
Sonra naylon ipliğin, ilmiklerle dokunulduğunda ve ısı ile işlendiğinde şekli korunduğunu ve esnek olduğunu keşfetti; bununla birlikte, ilmeklerin defalarca sabitlenmesi ve açılabilmesi için doğru noktada kesilmesi gerekiyordu.
Vazgeçmenin eşiğinde, aklına yeni bir fikir geldi. Bir çift makara satın aldı ve ilmeklerin üstlerini düzeltti, böylece ilmeklerle mükemmel şekilde uyuşacak kancalar yarattı.
1950’lerde kızılötesi ışınlar altında dokunmuş, zarar görmeden defalarca takılıp sökülebilen esnek bantı üreten de Mestral “velvet” (kadife) ve crochet (kanca) sözcüklerinden ürettiği ürününü Velcro adıyla tescil ettirdi.
De Mestral’ın beklediği gibi fermuarın sonunu getirmese de, halen marka adı ve cins adı oluşu nedeniyle dava konusu olan Velcro, ayakkabı bağlayamayan küçük çocukların imdadına yetiştiği gibi, gündelik hayatta da geniş kullanım alanı buldu.