Pelee Dağı, Karayipler’de Fransa’ya bağlı Martinique adasında bulunan bir yanardağdır.
1397 metre yüksekliğindeki dağ, 1902 yılında patlayarak adadaki Saint Pierre şehrinde yaşayan 30 bin kişinin ölümüne sebep olmuştur.
30 bin kişinin öldüğü felaketten kurtulan 3 kişiden biri o gün infaz edilecek bir idam mahkumuydu…
10 Mayıs 1902’de Fransa için bir temsilci seçmek üzere adada sandık başına gidilecekti.
Bir tarafta, adadaki beyaz üstünlüğünü temsil eden ve uzun zamandır iktidarda bulunan İlerici Parti.
Karşı tarafta, Martinique’in siyah ve melez çoğunluğunu temsil eden, yeni kurulmuş Radikal Parti vardı. Bu seçim politik olarak büyük önem taşıyordu ve 10 Mayıs’ta ortalık kızışacaktı.
Pelee dağı, Nisan ayında hareketlenmeye başladı. Yanardağ ağzından küller fışkırıyordu.
Endişelenen insanlar adadan göç etmeyi düşündü ama birkaç ay önce Fransa Hükümeti tarafından atanan Vali Mouttet buna izin vermedi.
Çünkü sadece beyazların göç edecek maddi imkana sahip olduğunu biliyordu ve onlar göç ettiği zaman seçim kaybedilirdi.
Adanın en büyük gazetesiyle anlaşarak korkulacak bir şeyin olmadığına insanları ikna etti. Ama durum ne yazık ki tehlikeliydi.
Mayıs başında daha da hareketlenen volkan, yakındaki dağ köylerini yok etti. O köylerde yaşayan yüzlerce insan hayatını kaybetti.
Çevre köylerde yaşayan herkes, Saint Pierre şehrine göç edince şehrin nüfusu 30 bine fırladı.
7 Mayıs gecesi vali, halkı rahatlatmak için şehri ziyaret etti ve bir otelde konakladı.
Dağdan kül yağmaya devam ettiği için o gece durumun ciddiyetini kendi gözleriyle gören vali adayı terk etmek gerektiğinin farkına vardı. Bunu insanlara açıklamak için yarın sabahı bekledi.
Ama ertesi sabah saatlerinde Pelee dağı patladı ve vali tahliye emirlerini asla veremedi.
Yanardağdan fışkıran alevler dakikalar içinde şehri yok etti. Alevlerden kaçmak isteyen insanlar kendilerini denize atsa da bir faydası olmadı. Denize akan alevler o insanları da öldürdü.
20. yüzyılın en büyük felaketleri arasında yer alan bu olayda 30 bin kişi öldü. Kurtarma ekipleri, bölgeye ulaştığı zaman sadece 3 kişinin kurtulduğunu gördü.
Bunlardan biri şehrin dışında yaşayan bir kadındı. Bir hendeğe sığınarak kurtulmuştu ama yaraları ağır olduğu için sonrasında çok yaşayamadı.
Bir tanesi yine şehrin dışında yaşayan bir adamdı ve evinin bodrumuna saklanarak kurtulmuştu. O da ciddi şekilde yaralanmıştı.
Felaketten son sağ kurtulan kişi ise bir idam mahkumuydu. Üstelik idam günü de o gündü, 8 Mayıs’tı…
Kalın duvarlı bir yeraltı hapishanesinde yatan Auguste Ciparis, şehrin içinden tek sağ kurtulan kişiydi.
Onu yargılayanlar, onu ölüm cezasına mahkum edenler ölmüştü. Onun ölümünü bekleyen 30 bin kişiden her biri ölmüştü o gün. Ama 8 Mayıs 1902 günü öleceğini bilen tek kişi olan Ciparis yaşıyordu.