Eski Romalılar yenilmeye alışıktı!..
Tarihteki çoğu büyük imparatorluğun yöneticileri gibi üst üste pek çok muharebe kaybedip yine de savaşı kazanabiliyorlardı.
Aldığı darbeyi hazmedip ayakta kalamayan bir imparatorluk zaten bir imparatorluk sayılamaz.
Fakat Romalılar bile MÖ 2. yüzyılda Kuzey İberya’dan gelen haberleri kolayca hazmedemezdi.
Yarımadanın yerlisi Keltlerin yoğun olarak bulunduğu Numantia adındaki küçük ve önemsiz bir dağ kasabası, Roma boyunduruğundan kurtulmaya cüret etmişti!..
O sıralar Roma tüm Akdeniz havzasının tartışmasız gücüydü.
Makedonya ve Selefki İmparatorluğu’nu yenmiş, Yunanistan’ın küçük ama gururlu şehir devletlerine boyun eğdirmiş ve Kartaca’yı dumanları tüten bir yıkıntıya çevirmişti…
Numantialıların ellerinde elverişsiz toprakları ve özgürlüğe sevdalarından başka hiçbir şeyleri olmamasına rağmen, ardı arkası kesilmeyen Roma lejyonlarını teslim olmaya veya utanç içinde geri çekilmeye zorladılar…
Nihayet MÖ 134 yılında Roma’nın sabrı taştı. Senato Roma’nın en önde gelen generallerinden, Kartaca’yı yerle bir etmiş Scipio Aemilianus’u Numantialılar ile baş etmesi için bölgeye gönderme kararı aldı.
Numantialıların savaşma azmini ve savaş tekniklerini takdir eden Scipio, 30 bin kişilik dev ordusuna rağmen askerlerini gereksiz şekilde harcamak istemedi.
Numantia’yı bir dizi müstahkem mevzi ile çevreleyerek kasabanın dış dünyayla ilişkisini kesti.
Onun işini açlık yapmış oldu. Yaklaşık bir yıl sonra gıda stokları tükenen Numantialılar, tüm umutları söndüğünde kendi şehirlerini yakıp yıkarak Roma kölesi olmamak için kendi canlarına kıydılar…
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens – Yuval Noah Harıri