Usta bir gün yolda yürürken suratı asık durumda olan hali vakti yerinde bir öğrencisi ile karşılaşır. Moralinin bozuk olduğunu farkettiği için hemen “Nasılsın?” diye sorar.
Öğrencisi kaşlarını çatarak “Sorunlar, sorunlar…” diye cevap verir. Ve ekler;
“Sorunlardan bıktım. Eğer beni bu sorunlardan kurtarabilirseniz, istediğiniz herşeyi yaparım. Gerekirse babamdan kalan tüm serveti memnuniyetle başkalarına bağış yaparım” der.
Usta gülümseyerek cevap verir;
“Teklifini büyük bir keyifle kabul edebilirim. Neden dersen, henüz dün binlerce kişinin olduğu ve bildiğim kadarıyla hiç birinin sorununun olmadığı bir yerdeydim. Oraya gitmek ister misin?”
Ustanın teklifi öğrencisinin gözlerini parlatır. “Ne zaman gidebiliriz?” diye sorar heyecanla…
Usta “Yarın seni götürürüm” der.
“Harika!” der öğrenci. “Peki nereye gidiyoruz?” diye ekler.
Usta ifadesiz bir yüzle “Karacaahmet Mezarlığına gidiyoruz.” der. “Çünkü tanıdığım sorunu olmayan yegane insanlar ölü olanlar.”
Usta’nın mizahi anekdotu bizi, hayatta herkesin sorunları olduğu noktasına getirir.
Çoğumuz mutlu ve başarılı insanların Tanrı onların yüzüne güldüğü için böyle olduklarını ve bizlerden daha az sorunları olduğunu düşünürüz.
Gerçek kanaatin aksine, hayatta çok fazla tatmin olanlar, çok az sıkıntı ile karşılaşmış olanlar DEĞİLLERDİR.
Asıl gerçek nabzı atan her insanın hayatında sıkıntı duvarlarına çarptığıdır.
Mutlu ve üretken bir hayat yaşamanın anahtarı, hayatımız boyunca karşılaşacağımız bu sıkıntı duvarlarını sabit çıkmazlar değil, geçici engeller olarak görmektir.
Duvarı aşamıyorsanız, belki de bir kapı açarsınız kim bilir?
Bu yazıyı beğendiyseniz, sıkıntısı olan sevdikleriniz ile paylaşarak yalnız olmadıklarını hatırlatabilirsiniz
Bahar Akın