Neden Böyleyiz?

Çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca, biz hemen masayı döveriz, ‘he masa ehhhh sen niye orada duruyorsun’ diye.

Çocuk masa orada durmasa kafasını çarpmayacağını sanır ve büyüdükçe yaptığı her hatayı yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur.

Malum…

Mesela, bizim Balkan harbinden kalma, dandik vagonlara 160 kilometre hız yaptırdılar. İlk virajda sizlere ömür. Kimin üstüne kaldı? Makinistin!

Gelene geçene ayran, tost falan satan, kendi halinde sakin bir kasabaydı, Susurluk.

İçişleri Bakanlığı, MİT, Jitem, generaller, özel tim polisleri, kumarhaneciler, bakanlar, milletvekilleri, iş adamları, 1000 kişi falan yargılandı.

Her şey kimin başının altından çıkmış? Yeşil’in!

Deprem oldu. 7 vilayette 50 bin kişi öldü. Binlerce bina yıkıldı, on binleri ağır hasarlı. Hepsinin sorumlusu olarak kimi kulağından tutup hapse tıktık? Veli Göçer’i!

Edirne’de bebeler şakır şakır öldü. Hiç utanmadan biskuvi kolilerine koyup gömdüler. ‘Araştırdık, ihmal yok’ dediler.

Peki neden öldü bu yavrular? Klimadan! Dikkat isterim, klimacı bile değil, klima!

Rakıdan öldük. O gün ile bu gün arasında ne değişti? Kapağın rengi!

Sanal ‘sorumlumuz’ bile var. Yollarda her gün 20 insanımız heba oluyor. Trafik canavarından!

Dolar patlarsa? Enflasyon canavarından!

Hatta ‘sorumlu olmayan sorumlumuz’ da var. Milli takım oynayıp yeniliyor. Suçlusu kim? Takıma alınmayan Hakan!

Domatesleri Ruslara kakalayamıyoruz. Sinekten!

Deli dana geliyor. İnekten!

Millet hormonlu diye tavuk yemiyor. Erman Toroğlu’ndan!

Evleri su basıyor. Yağmurdan!

Ormanlar yanıyor. Sigaradan!

Gemi batıyor. Dalgadan!

İyi de kardeşim, uçak neden düşüyor? Rahmetli pilottan!

Peki bu şartlarda hayatta kalmayı nasıl başarıyoruz? Allah’tan!

Üstün DÖKMEN