Mimar Sinan bir cami inşaatı yapıyormuş, her sabah kalkıp cami inşaatına gidermiş. Caminin oynayan çocuklar Mimar Sinan’a;
─ Sanki caminin minaresi az sola doğru eğrilmiş gibi hocam? derler.
Mimar Sinan hemen aynı dakika içerisinde ustabaşını çağırtır. Bu duruma şaşırır ustabaşı “Hiç bir gün böyle değildi, hocamız acep bugün ne oldu, ne dedi çocuklar hocaya?”
Ustabaşı koşarak gelir;
─ Buyurun bir isteğiniz mi var hocam!
Mimar Sinan elini alnına koyar;
─ Tez bir halat atın caminin minaresine. Bunu duyan ustabaşı şaşırır…
Beş altı işçi bir halat atar minareye sağa doğru çekmeye başlarlar. Mimar Sinan çocuklara dönerek,
─ Çocuklar minare düzeldi mi?
Çocuklar;
─ Az daha çekseler düzelecek.
İşçiler az daha asılırlar halata…
Mimar Sinan tekrar çocuklara döner;
─ Çocuklar tamam mı? Düzeldi mi minare?
Çocuklar;
─ Evet hocam, düzeldi minare.
Mimar Sinan kendinden emin bir şekilde devam eder yoluna. Ustabaşı yaklaşır;
─ Hocam sen deli misin, divane misin, ne diye çektirdin bize minareyi?
Minare zaten dümdüz idi. Üstelik koca minare eğri olsa bile ip ile çekmekle düzeltilir mi!
Mimar Sinan;
─ Şşşt, sessiz ol, duyacak çocuklar! Yarın bu çocuklar sokakları velveleye verirler, “Mimar Sinan’ın yaptığı minare eğriymiş” derler.
Allah muhafaza padişahın kulağına giderse sonra, ben ne derim padişaha!
***
Hikaye muhtemelen kurgu/uydurma bir hikaye. Ancak yine de bu hikayeyi aklımın içinde hep taşırım, beni eleştirenlere öfkeyle değil saygıyla yaklaşırım hep…