200 yıl önce filozof Arthur Schopenhauer;
“En ucuz gurur milli gururdur. Bu, kişinin gurur duyacağı ve başkalarıyla paylaşacağı hiçbir kişisel karakterinin olmadığını gösterir.
Kendi yetenekleriyle gurur duyabilen bir kişi ulusunun hatalarını açıkça görebilir.
İnsanlara sunacağı hiçbir önemli yanı olmayan kişi ise milli gurura sığınır, sadece bir ulusa ait olmanın onu iyi, yetenekli, başarılı ve diğer uluslardan üstün yaptığı duygusuyla hareket eder.” diyor…
Şimdilerde Almanya sokaklarında Alman bayraklarına dolanmış şekilde dolaşan, saçını, yüzünü, vücudunu bayrağın renkleriyle boyayan insanların hiçbiri Schopenhauer’in bu sözünden haberdar değildir.
Almanya’daki “Futbol Milliyetçiliği” çoğu kişi tarafından doğallaştırılmış milliyetçilik olarak tanımlanıp küçümseniyor. Milli gurur, doğa yasası olarak kabul ediliyor.
Rahatça, kendini sıkmadan milli gurur duymak bir ulusa ait olan insanların genetik özelliği olarak görülüyor ve bu potansiyel karakterin futbol veya başka şampiyonalarda doğallığı içinde görünür hale geldiği, patlamaya yol açmadan boşaltıldığı söyleniyor.
KOLLEKTİF GURUR AFYONU
2006-2010 yıllarında Almanya’da birlikte maç seyredilen yerlerde sarı-siyah-kırmızı kıyafetli insanlar gurur sözcüğü enflasyonuyla: “Almanya’da yaşıyoruz. Almanız. Ülkemizle gurur duymamız kadar doğal bir şey olabilir mi?“ demişlerdi.
“Alman olmaktan, Alman Milli Takımı’ndan, oyuncularından, Alman futbol tekniğinden, Almanların kutlama yeteneğinden, Almanya’da kutlamaların kavgasız gürültüsüz geçmesinden” gurur duymuşlardı…
Eğer insanlar kendi yeteneklerinden, güçlerinden değil de ait oldukları grup veya ulustan gurur duyuyorlarsa bu gurur duyacakları kişisel yeteneklerinin olmadığı anlamına gelmez mi?
İşte bu soruya cevap arayan Theodor W. Adorno, “kolektif narsislik” kavramını ortaya attı.
Adorno da, Schopenhauer gibi kişisel eksikliklerin milli gururla telafi edilmeye çalıştığı görüşünden yola çıktı ama bunu psikolojik değil toplumsal yapı içinde değerlendirdi.
Ona göre ekonomik koşulların köleleştirdiği, yoksullaştırdığı, kendi gücüne yabancılaştırdığı, özgüvenini yok ettiği insanların çoğu, kolektif gurur afyonuna sığınmaktaydılar.
Gurur duyacakları birşeye ihtiyaçları olduğu için elleri kolektif gurura bağlıydı…
Birey olarak “ben buyum” diyemeyecek hale getirilenlerin kolektif narsisliğe kapılması kaçınılmazdı.