Varsayalım ki Kristof Kolomb evli. Hindistan’a kısa yol bulmak isteyen Kolomb sürekli batıya giderek amacına ulaşmayı hedeflemektedir.
Mali ve lojistik problemler halledilmiştir. Geriye hanımı ikna etmek kalmıştır. Eve neşeyle gelir;
─ Hanım, yakında yola çıkıyorum. Hindistan’a giden kısa bir yol keşfetmeyi düşünüyorum. Belki de yeni kara parçaları keşfederim.
Karısı bu habere şaşırmıştır. Soruları arka arkaya sıralar;
─ Tam olarak nereye gideceksin?
─ Hindistan’a.
─ Kim olacak yanında?
─ Bizim ekipten arkadaşlar ve kürek mahkumları.
─ Nasıl gidiyorsun?
─ Krallık gemi tahsis etti, onunla gidiyorum.
─ Gidince ne olacak?
─ Hindistan’a daha kısa yol var mı diye keşif yapacağız?
─ Bu iş niye sana düştü.
─ Ben istedim. Teorilerim doğruysa zengin ve ünlü olacağım…
O günlük konu kapanır. Ertesi gün hanım yine sorulara başlar;
─ Sen gelene kadar biz ne yapacağız, ne yiyip ne içeceğiz?
─ Krallıktan avans aldım, birazını size bırakacağım.
─ Ben de seninle gelsem olur mu?
─ Olur mu öyle şey! Gemiye kadınların binmesi yasaktır.
─ Gemide köleler olacak mı?
─ Olacak tabi? Kürek çekecekler.
─ Listesine bir bakabilir miyim?
─ Adlarını ben bile bilmiyorum, köleler işte.
─ Ne zaman dönüyorsun.
─ En geç birkaç aya dönerim.
─ Doğru söyle niye gidiyorsun?
─ Valla keşif için gidiyorum, başka bir amacım yok!..
O gün de konu kapanmıştır ama ertesi gün sorular kaldığı yerden devam eder;
─ Bana sormadan nasıl seyahat planlaması yaparsın?
─ Ama bu benim işim!
─ Sen bu seyahatin asıl amacını söyle bakalım!
─ Ben gemiciyim ve seyahat ederim, sen de biliyorsun bunu!
─ Sen asıl amacını söyle, yoksa biriyle mi kaçıyorsun?
─ Yok öyle bir şey!
─ Peki nasıl emin olacağım bundan. Sen gemideyken nasıl haberleşeceğiz ?
─ Uzaklara gideceğim, dönene kadar haber ulaştıramam sana.
─ Sen dün gemi de kadınlar da olacak mı demiştin?
─ Yok, tam aksine kadın olmayacak.
Hanım yine o günlük susar. Ertesi gün yeni baştan;
─ Ben hala amacını anlamış değilim.
─ Hindistan’a kısa yol bulmak.
─ Başkası bulsun o yolu!
─ Ben niye bulmayayım. Kazanacağımız paraları düşün.
─ Her seferinde böyle dersin zaten.
─ Bu sefer çok farklı olacak.
─ Ne kadar da şan şöhret meraklısısın. Millet seni tanısın diye yapmayacağın soytarılık yok!
─ Ben bu seyahate keşif aşkı ile çıkıyorum.
─ Kaç yıllık evliyiz, önce benim gönül dünyamı keşfetmen gerekmez miydi?
─ Onu da deniyorum.
Hanım ikna olmuş gibidir ama ertesi gün yeniden;
─ Ben de seninle geleceğim!
─ Gemide kadın olmaz.
─ Hatta annemlerin seyahatten dönmelerini de bekleyeceksin.
─ Neden ki?
─ Çünkü seyahate bir kere olsun bizi götürmedin. Bu sefer annemgiller de gelecek.
─ Bu mümkün değil?
─ Öteki kadınlar gidiyor ama!
─ Gemide kadın yok dedim ya!
─ Ben anlarım bensiz yola çıkarsan, dönünce beni bulamazsın.
─ Öf tamam ya, gitmiyorum bir yere. Fas Portekiz arası kuru yük taşımaya devam.
─ Hah şöyle, az daha Hindistan’a gidiyorum diye beni kandıracaktın!
Sonuç: Kristof Kolomb evli olsaydı Amerika’yı keşfedemezdi.