Mesleğimde ilk yılım sınıf öğretmeni olmama rağmen, lisede İngilizce derslerine giriyordum.
Öğrencilik hayatımda çok kopya çektiğim için kopya çekmenin her türlüsünü biliyordum.
Benim öğrencilerim benim yaptığım sınavda kopya çekemez diye büyük konuşurdum hep.
İlk yaptığım sınavda sınıfı düzenledim sınav hakimiyetini ele geçirdim, sınav başladı.
Birkaç dakika sonra çalışkan çocuklardan biri parmak kaldırdı;
“Hocam 7. sorunun a şıkkı okunmuyor” dedi.
Çalışkan bir öğrenci olduğu için yanına gittim yardımcı oldum aklıma kötü bir şey gelmedi.
Sınav boyunca farklı zamanlarda “hocam cevap anahtarında 11. sorunun c şıkkı yanlışlıkla delindi”, “falan sorunun falan şıkkı okunmuyor”, “filan sorunun b şıkkındaki kelimeyi derste görmedik” gibi sorulara maruz kaldım.
Sınav bitti kimseye kopya çektirmemenin gururuyla yazılıları okumaya başladım.
Gördüm ki en düşük not alan öğrenci 60 puan almış.
Meğer bana yöneltilen her soruda o sorunun doğru cevabının hangi şık olduğunu birbirlerine söylüyorlarmış.
Tüm sınıfa gözümün içine baka baka kopya verilmiş.
Meslekte yaptığım ilk sınavımda bu şekilde tüm sınıf kopya çekmişti.
Demek ki büyük lokma yemek ama büyük konuşmamak gerekiyormuş.
Alıntı