15 yaşında genç bir delikanlı otobüsün camından dışarıya bakarken birden bağırdı;
─ Baba! Arabalar, arabaları görüyor musun, bizimle geliyorlar.
Babası gülümsedi, sevgi ve mutlulukla çocuğun saçını okşadı.
─ Evet oğlum, dedi.
Genç bir süre daha dışarıyı izledi ve sonra birden heyecanla bağırdı;
─ Bulutlar baba, bulutlar harika…
Baba yine gülümseyerek baktı oğluna.
─ Baba ağaçlar, dedi heyecan ile delikanlı. Baba bak onlar hep geride kalıyor…
Arkada oturan yaşlı adam, bu bağrışmalardan rahatsız olmuş olacak ki; Babanın omzuna dokundu.
─ Beyefendi! Oğlunuzu iyi bir doktora götürmelisiniz. Problemi var besbelli, dedi.
Baba geriye dönerek gülümsedi;
─ O zaten iyi bir doktordan geliyor. Oğlum doğuştan kördü ve ameliyat sonrası bugün ilk gün, bu gün gözleri açıldı, dedi…
İşte böyle… Şu fani hayatta herkesin bir hikayesi var. Ne çabuk yargılıyoruz insanları ve ne çabuk tanılar konuyoruz değil mi?
O kadar hızlı kararlar veriyoruz ki, insanların yaşadığı hikayeler bizim için pek önemli olmuyor…