İnsanlar ve Kediler 2 – Büyük Veba Salgını

Büyük veba salgını, tarihte yaşanmış pek çok büyük savaştan daha fazla can kaybına sebep olmuş bir felakettir.

Etkisi o kadar büyüktü ki birkaç yılda 100 milyona yakın kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştur.

Veba salgını tüm dünyayı etkilemekle birlikte en şiddetli salgın 1347-1351 yılları arasında Avrupa’da meydana gelmiştir.

O zamanlar Avrupa’da yoğun nüfus artışı yaşanmış, bunun sonunda da kıtlık dönemine girilmiştir.

Büyük veba salgınının kıtlık döneminin hemen arkasından gelmesi haliyle Avrupa’nın bu durumla mücalesini de çok zorlaştırmıştır.

Salgın ilk olarak yoksul ve bakıma muhtaç insanlarda görülmüş, salgının yayılmasıyla birlikte üst tabakadaki kesimin de etkilenmesi kaçınılmaz olmuş, toplumun tamamına yayılmıştır.

Kara Ölüm Yayılıyor

Veba, Çin ve Orta Asya’da başlamış buradan tüm dünyaya yayılmıştır.

Hastalığın Avrupaya ulaşması ise birden çok kanal üzerinden olmuştur.

En önemli kanallardan biri Çin ve uzak Doğudan gelen gemilerde yaşayan fareler ve pirelerdir.

O sıralar Kırım Tatarları’nın reisi Canıbek, Ceneviz limanını kuşatmış ve kendi vebalı adamlarını mancınıkla şehrin içine fırlatıp hastalığı İtalyan’lara bulaştırmıştır.

İtalyanlara bulaşan vebayla ilk karşılaşan şehirler Cenova, Messina ve Venedik olmuştur.

Sonrasında Veba Salgını, 1348 yılında Paris’e kadar gelmiş 1349’da ise Londra’yı etkisi altına almış İskoçya ve İskandinavya’dan sonra da tatarların yurduna tekrar ulaşmıştır.

Avrupa Yok Olmanın Eşiğinde

Floransa’nın 90 bin olan nüfusunun 45 bini, Fransa’da 125 bin, İngiltere de 1 milyon kişi ve Venedik nüfusunun %75‘i veba salgınında hayatını kaybetmiştir.

Suriye, Lübnan, Mısır, Hatay, Mekke, Yemen ve daha birçok şehir, toplamda tüm dünyanın büyük bir kısmı veba salgınından etkilenmiş, milyonlarca insan canından olmuştur.

Halk arasında Kara Ölüm olarak bilinen Veba aslında bir enfeksiyon hastalığıdır ve antibiyotiğin bulunmasıyla da tarihe karışmıştır.

Salgın, yayılmaya başladıktan kısa bir süre sonra insanlarda piskolojik bir yıkıma neden olmuştur.

Salgınla birlikte insanların yönetime olan güvensizlikleri ve itaatsizlikleri artmış, sosyal aktiviteleri azalmış, toplumsal yaşam durma noktasına gelmiş, üretilen ürün miktarında kıtlık derecesinde düşüşe neden olmuştur.

Dünya Veba salgının ardından hem ekonomik hem de psikolojik bir çöküşe şahit olmuştur. Vebadan Macaristan, Rusya gibi nüfusu az olana ülkeler çok fazla etkilenmemiştir.

Salgından tüm dünya etkilenmiş olmakla birlikte, hastalığın en çok etkilediği yer Avrupa kıtası olmuştur. Nüfusunun neredeyse üçte birini kaybeden Avrupa, yaralarını 150-200 yılda ancak sarabilmiştir.

Salgının Avrupada Daha Fazla Etkili Olmasının Sebebi

Tüm dünyayı kasıp kavuran salgın hastalığın özellikle Avrupada bu kadar yıkıcı sonuçlara yol açmasının nedenleri neydi peki?

Kuşkusuz pek çok nedeni olmakla birlikte, en önemli nedenlerinden biri o dönem Kilisenin kedi düşmanlığı idi.

Hristiyanlığın ilk dönemlerinde başlayan kedi düşmanlığı, Papa 9. Gregory’nin 3 Haziran 1233’te yayınladığı Vox in RAMA adlı papa kararnamesiyle zirveye taşınmış, kediler şeytan ve şeytanın işbirlikçisi ilan edilmiştir.

Özellikle büyücülerin kedileri kullandığı söylentisi nedeniyle evinde kedi besleyen binlerce kadın kedileriyle birlikte engizisyon mahkemelerinde yargılanıp idam edilmişlerdir.

Kilisenin kedi düşmanlığından sokak kedileri de nasibini almış, sayılı zengin aile dışında neredeyse kimse kedi besleyemez duruma gelmiştir.

Aynı dönemde Avrupada sokak ortasından akan kanalizasyonlar ve kedilerin sayısındaki hızlı azalma veba mikrobunun taşıyıcılığını yapan farelerin sayısını ölçüsüzce artırmıştır.

Vebadan ölen insanların pek çoğuna cenaze töreni yapılamamış, hatta çoğunluğu sokak ortasında çürümeye terk edilmiştir.

Farelerin sayısındaki artış ve sokaklara terk edilen cesetler birlikte düşünüldüğünde hastalığın yayılma hızı daha iyi anlaşılacaktır.

Veba salgınını yaşayan 14. yy. İtalyan yazarı Boccacio, “Decameron Hikayeleri” adlı eserinde salgın günlerini şöyle anlatır:

“Babalar, oğullarını; anneler, bebeklerini terk ediyor; hizmetçiler, hanımlarından kaçıyor, noterler ölülerin son arzularını kaydetmekten vazgeçiyor; doktorlar, rahipler ve rahibeler, hastaları ziyarete gitmiyorlardı. Kimse Hıristiyan usullerine göre gömülemiyordu; evler birer mezarlığa dönüşmüştü.”

Avrupa insanında derin izler bırakan Veba Salgını sonrasında ortaya çıkan edebi eserlerde de – Decameron Hikayeleri, Fareli Köyün Kavalcısı vb- yansımasını bulmuştur…