Anne-baba oldunuz ve nihayet kendi anne-babanızı daha iyi anlamaya başladınız…
Çocuklarla ilgili problemler dışındaki her problem sıradanlaşır.
Bebeğinizin ağrısının sizin ağrınızdan daha şiddetli olduğunu hissedersiniz.
Kalbiniz daha kolay kırılır.
Her gün bir sürprize dönüşür.
Kendinizi kaka gördüğünüz için sevinirken bulabilirsiniz.
Aynada kendinize değil bebeğinize bakmaya başlarsınız.
Aslında çok güzel taklit yapabildiğinizi fark edersiniz.
Bir diş için söylenecek ne çok söz bulduğunuza şaşarsınız.
Nihayet, gerçek mutluluğun maddi şeylerden gelmediğini anlarsınız.
Avaz avaz ağlayan bir çocuk gördüğünüzde “çocuğunu kontrol edemiyor musun” bakışı yerine “ne hissettiğini biliyorum” bakışı atarsınız.
Ne kadar aceleniz olursa olsun onu öpmek ve sarılmak için mutlaka zaman yaratırsınız.
Uzun bir duş almanın lüks olduğunu öğrenirsiniz.
Dünyayı daha yaşanır bir yer yapmanın ve çevreciliğin önemli olduğunu düşünmeye başlarsınız.
Haberleri izlemek ızdırap haline gelir çünkü her şeyi anne-baba perspektifiyle izlemeye başlarsınız.
Elinize işendiği için kahkaha atarsınız.
Hiçbir şey sadece sizin olmaz, her şeyi paylaşmayı öğrenirsiniz.
Hayatta ne başarırsanız başarın hiçbir şey çocuğunuza baktığınız andaki mutluluğa yaklaşamaz.
Daha önce fark etmediğiniz tüm çukurlar, delikler ve sivri köşeler dikkatinizi çekmeye başlar.
Japon turistler gibi sürekli fotoğraf çekmeye başlarsınız.
Gürültüde ve ışıkta da uyuyabildiğinizi öğrenirsiniz.
Tanımadığınız insanlar sizi daha fazla korkutmaya başlar.
Omzunuza kusulması komik gelir.
Dünyanın sizin etrafınızda dönmediğini öğrenirsiniz.
Gerekirse dünyayı yerinden oynatabileceğinize inanırsınız.
Ne kadar sık vicdan azabı çekebildiğinize hayret edersiniz.
Zamanla bütün çizgi film kahramanlarının adını öğrenirsiniz.
Ve o güzel bakışlarıyla gülüşüyle size sarılıp anne veya baba dediğinde dünyanın en güzel hediyesini almış olursunuz.