Fakirsin Fakir Kalacaksın

Bir sahil kasabasında, belki Ege’de, belki Akdeniz’de, havluyu omuzuna atıp kimseye hesap vermeden, giriş parası ödemeden denize girecek bir yerin kalmamışsa fakirsin. Fakir kalacaksın.

Oturduğun mahallede küçücük de olsa bir parkın, o parkın içinde dalları yere sarkan bir ağacın, o ağacın altında öpüşüp koklaşan insanların, çıplak ayak üzerinde yürüyecek çimlerin ve yine aynı parkın kaydırağında oynayan bir dolu veletle örülü hayatın yoksa, fakirsin, fakir kalacaksın.

Sabah uyandığında, pencereden başını çıkarıp günaydın dediğin yer, gökyüzü değil, karşıdaki rezidansın 26. katıysa, fakirsin, fakir kalacaksın.

Dünyanın en güzel ormanlarına ve bitki örtüsüne sahip bir ülkede, AVM dışında gidecek hiç bir yerin yoksa, sosyalleşmekten anladığın hamburger kemirip vitrin bakmaktan ibaretse, üzgünüm yine fakirsin. Ve hep fakir kalacaksın.

Türkiye’nin en eski botanik bahçesi olan İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesini Müftülüğe devrediyorsan ve bunu yapma sebebine dair en ufak bir mantıklı açıklaman yoksa fakirsin ve fakir kalacaksın.

İyi kötü bir bisikletin, o bisikleti sürebilecek yolların, o bisiklet yolundan yürümemeye özen gösteren şehirdaşların, bisikletli olduğun için senin yol hakkına daha da bir özen gösteren araç sürücüsü vatandaşların yoksa, bingo! Fakirsin, fakir kalacaksın.

Okullarında bilim, teknoloji, kültür – sanat, spor ve görgü kurallarını öğretmeye odaklı bir müfredatın ve müfredatı canla başla öğretmeye çalışan idealist, pırıl pırıl öğretmenlerin yoksa ohooo hepten fakir kalacaksın.

GDO’lu tarım yapmak yasak olduğu halde, GDO’lu ürünlerini hipermarketlere dayayan ve yetişkinleri geçtim, çocukların sağlığı ve geleceği ile oynamakta en ufak bir beis görmeyen dev markaların varsa hiç boşuna uğraşma fakirsin, fakir kalacaksın.

Dünyanın en güzel yaylalarına ve eko sistemine sahip Karadeniz’de kömür madenleri kurmak, yayları birbirine asfalt yollarla bağlamak gibi dahiyane fikirlere sahipsen bugün değil ama önümüzdeki 20 yıl içinde büyük fakir olacaksın.

Toplu taşıma alanları ve kamuya açık alanlarda, şort giydi ya da başörtüsü taktı diye bir kadını sözle, şiddetle, dayakla, kötekle ya da sadece bir bakışla yargılamayı kendine hak görüyorsan veyahut bunlardan her hangi birini kendine hak görene ses çıkarmıyorsan hem fakirsin, hem karanlıkta kalacaksın.

Yıl olmuş 2018, ilaç sektöründe oluk oluk para dönüyorken, görme engelli vatandaşların hala tek başına ilaç kullanamıyorsa, üretilen ilaç kutularının çoğunluğunda kabartma yazı işaretleri bulunmuyorsa, engelli hemşerilerin hangi ilacın hangisi olduğu ve ne dozda kullanmaları gerektiği bilgilerine ulaşamıyorsa baya fakirsin. Ve hep öyle kalacaksın.

Online ansiklopedi yasaklayan dünyanın tek ülkesinde yaşıyorsan ve elindeki 6 bin liralık telefonla, çocuğunun ödevini yaparken bile bu ansiklopediye girip bilgi edinemiyorsan, sonuç yine aynı. Fakirsin, fakir kalacaksın.

İstanbul gibi bir başkentin, Kadıköy ilçesinde, dünyanın en zarif tren istasyonuna sahipsen ve o tren istasyonu bir sanat merkezi olmak yerine çoktan kaderine terk edildiyse, fakirlik senin göbek adın. Fakirsin ve hep öyle kalacaksın.

Arap turist kazıklamak için yerli müşteriyi aracına almayan ve bunu Türk müşterisine dalga geçerek anlatan taksicin varsa fakirlik senin alın yazın ve hep fakir kalacaksın.

Kadına karşı işlenen suçlarda erkeklere daha hala iyi hal, ceza ve tahrik indirimi verebiliyorsan, hem fakir, hem de vicdansızsın ve Allah katında sorgu günün gelene kadar hem fakir, hem vicdansız kalacaksın.

Velhasıl güzel ülkem; para bazı şeyleri para satın alamıyor. Ve bir ülkenin nesilden nesile aktarılması, bolluk içinde yaşayabilmesi için en başta idrak yollarının açık olması gerekiyor.

Bu şartlarda, muhtemel hiç hoşuna gitmeyecek ama… fakirsin, fakir kalacaksın.

Bahar Akıncı – Kelebek