Bu sabah kahvaltı hazırlarken düşündüm.
Evlerden neden bu kadar kaçıyoruz?
Hafta sonları kahvaltı için akın ediyor insanlar mekanlara.
Oysa hafta sonu kahvaltısı çok mahrem bir öğün gibi geliyor bana, böyle pijamayla, sabahlıkla, gazeteyle, sofradan kalan birinin sandalyesine uzattığın ayağınla falan kendine özel bir hali var sanki.
Mecbur kalmadıkça çıkmıyorum kahvaltı için, arkadaşlarıma hazırlamaya, güzel bir kahvaltı için daha erken kalkmaya da razıyım.
Ama o küçük hane huzurunu kaybetmek istemiyorum. Her şey tek tek gidiyor.
Bakıyorum; artık iki arkadaş buluşacaksa dışarıda buluşuyor.
Oysa evlerimiz var. Doğum günleri dışarıda kutlanıyor. Oysa evlerimiz var.
Artık günler bile dışarıda yapılıyormuş, evleri kaplumbağa kabuğu gibi sadece kendimiz için alıyoruz.
Çok mu yorgunuz, o yüzden mi böyle? Bilmiyorum.
Sabah sabah dertlendim bak yine. Azıcık çocukların kafasını ütüledim bu mevzularla ama yaş icabı çok anlamadılar.
Anlatıyorum anlatıyorum, “ne dedin anne, anlamadık, bir daha anlat” diyorlar.
Size anlatayım bari.
Çok net yazamadım ama anlamışsınızdır siz ne demek istediğimi.
Tek cümlede özetlersek; “Evimizin suyu mu çıkmış ay!“
Oyuncu Anne – Şermin Çarkacı (Yaşar)