Bir zamanlar, bir bilge genç hükümdarı selamlamak için her sabah tahtın önüne geldiğinde şöyle derdi;
‘‘Muradına erinceye kadar erken kalk.’’
Hükümdar ise bu sözlerden çok rahatsız oluyordu.
Çünkü gece eğlence, sohbet, cariyeler derken geç yatıyor, sabahları da geç kalkıyordu.
O yüzden, bilgenin sözleri ona hep hakaret gibi geliyordu. Ama saygısından dolayı ona doğrudan bir şey diyemiyordu.
Bilgenin iğnelemelerinden bıkan sultan bilgeye bir ders vermek amacıyla bir plan yaptı.
Bir kaç adamına emir verdi ve adamlar haydut kılığına girip, bilge sabahın karanlığında sokağa çıktığında O’nu kıyafetlerine varana dek soydular.
Bilge, evine dönerek başka elbise giyindi. Daha sonra da, her günkü gibi sultanın huzuruna çıktı.
Sultan sordu;
─ Bugün neden geç geldin?’
Bilge cevap verdi;
─ Gelirken yolda beni soydular ve elbiselerimi aldılar. Eve dönüp başka elbiseler giymek zorunda kaldım.’
Bu cevap sultanın keyfini yerine getirmişti. Alaycı bir üslupla bilgeye kendince ders vermek niyetindeydi;
─ Bak gördün mü, çok erken kalktığın için başına bu kötü iş gelmiş!
Bilge gülümseyerek cevap verdi;
─ Hayır Sultanım. O hırsızlar benden daha erken kalkmışlardı, o yüzden beni soymayı başardılar.
Sultan, bilgenin bu haklı sözü karşısında utandı ve sustu…