Heykeltıraş Auguste Rodin’in dünyaca ünlü eseri olan ‘Düşünen Adam Heykeli’ 1906’da yapılmıştır.
Auguste Rodin İtalyan şair Dante’nin İlahi Komedya eserinden esinlenerek yaptığı “Cennetin Kapıları”nda kapının iki yanına “Adem ile Havva”yı tasvir ederken, üst kısıma da Dante’nin kendisini tasvir eder.
Hiçbir zaman tamamlanmamış olan Heykelin aslı Paris’teki Rodin Müzesi’nde bulunmaktadır.
İşin ilginç yanı “Cennetin Kapıları” heykeli pek fazla ünlenmez, ancak Dante tasviri hızla ünlenir ve Almanya, Norveç, İsrail, Kanada, İngiltere gibi farklı ülkelerde kopyaları yapılıp sanat müzelerinde, üniversite bahçelerinde, opera binalarında sergilenir.
Türkiyede ise durum biraz farklıdır. ‘Düşünen Adam Heykeli‘nin, ruh ve sinir hastalıkları hastanesi bahçesinde bulunduğu tek ülke, Türkiye’dir.
Peki nasıl olmuş da bu denli ünlü bir heykel Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesine gelmiştir?
1951 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Fahri Celal Göktulga, bir dergide Rodin’in heykelini görür.
Heykelin bir kopyasının hastanenin bahçesine yapılması fikrini ortaya atar.
Ancak hastanenin heykele ayrılacak bütçesi yoktur.
Bunun üzerine o dönemde hastanede yatan heykeltıraş Kemal Künmat’a heykelin yapımı için ricada bulunulur. Künmat görevi kabul etmesiyle yakındaki ocaktan çıkarılan kaya blok, askeri birliklerin de yardımıyla yerine taşınmış.
Aylarca çalışan Künmat, heykelin bitmesine az kala, “Bu kadar emek harcıyorum, paramı isterim…” der. Başhekim maaşının 400 lira olduğu günlerde 40 bin lira isteyen sanatçının talebi geri çevrilir.
Bunun üzerine Künmat, heykelin elini çenesine koyduğu kolunu yapmadan bırakır ve taburcu olup hastaneden çıkar.
Yaklaşık 6 ay boyunca kolsuz bekleyen ‘Düşünen Adam’ heykelinin kolunun yapılmasına, psikotik depresyon tanısıyla hastaneye yatırılan Mehmet Pişdar adlı bir yüzbaşı talip olur.
Sonunda heykel 41 gün çalışan Pişdar tarafından tamamlanır ve ‘Düşünen Adam’ heykeli son halini alır. Heykelin açılışı 4 Aralık 1951’de bir törenle yapılıyor.
Mehmet Pişdar’ında, heykelin kol kısmını tamamlamasının karşılığında taburcu edildiği söyleniyor.
Gazeteciler tarafından başhekim Fahri Celal Göktulga’ya, “Neden bahçeye düşünen adam heykeli dikildiğini” sorulduğunda Başhekim şu cevabı verir;
“Hastane dışındakilerin durumu içerdekilerden daha kötü. Bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor.”
Düşünen Adam heykelini tamamlayan Mehmet Pişdar 1952’de hastane anılarını “Tımarhanede 3,5 yıl” başlığıyla Milliyet gazetesine yazar.
Kendisi ve heykel hakkında şöyle demiştir;
“… Güzel sanatlara doğuştan sevgim ve istidadım olmasına rağmen, lüzumundan fazla üzerine düşmek istemedim.
Nitekim bu sanat, yine benim için bir gaye olmayıp, ancak vasıta kalacaktır.
Bu sanatın en hürmet ettiğim tarafı nankör olmayışıdır. Zira insanlar her taşa toprağa meram anlatabilmişler, fakat insana asla…”