Yaklaşık üç sene önce kan bağışı yaparken kök hücre gönüllüsü de olmuştum. Aralık ayında çalan telefonumla mutlu haberi aldım.
Nadir bir şey olmasına rağmen bir eşleşme vardı ve lösemi hastası genetik ikizimin yardımıma ihtiyacı vardı. Kendisi buralardan da değil, ta İtalya’dan…
Uzun bir bekleyiş başladı. Hastanın bağışa uygun hale gelmesini beklemeye başladık. Ben de çok geniş çaplı sağlık kontrollerinden geçtim. Her şeyin uygun olduğu onaylanınca sürecimiz başladı.
Bu öyle korkulacak bir şey değil. Eskiden olduğu gibi kalçanızdan da alınmıyor (şu an isteğe bağlı). Dört gün boyunca sabah ve akşam aşı yapılıyor.
Bu aşı vücudunuzda var olan kök hücrelerinizin çoğalmasını ve kanınıza karışmasını sağlıyor. Bu aşının aşırı bir yan etkisi, size acı verici bir yanı da yok.
Kendinizi grip olacakmış gibi hissediyorsunuz. Eklemlerinizde sızlamalar oluyor ki bu da doğru yolda olduğunuzun habercisi zaten.
Dördüncü gün son aşı ve toplama işlemi başlıyor. Fotoğrafımdan da gördüğünüz gibi aferez makinesinde bir kaç saat boyunca kök hücreleriniz toplanıyor.
Bu süreçte kan kaybetmiyorsunuz, hiç bir acı hissetmiyorsunuz. Bağışladığınız kök hücreleriniz sizde bir eksikliğe yol açmıyor.
Bağıştan sonra hastanede yatmanıza bile gerek yok. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkök personeli ve bağış yaptığınız hastane çalışanları da sizinle bütün süreç boyunca yakından ilgileniyor.
Şu an hissettiklerimi kelimelerle anlatabilmem mümkün değil. Bir insanın hayatını kurtarabilmek tarifsiz bir duygu.
Hayatta yapabileceğiniz en büyük iyiliklerden biri. Sizlere de tavsiye ederim.
Yapacağınız şey sadece en yakın Kızılay merkezine gidip kök hücre bağışçısı olmak istediğinizi söylemek ve sadece iki tüp kan vermek.
Sonuç olarak ben bugün çok güzel bir şey yaptım. Lütfen siz de yapın…