Çok eski arkadaş olan iki teyzemiz yıllar sonra yolda karşılaşmışlar.
Hal hatır sormuşlar. Sıra çocuklarına gelmiş.
─ Senin oğlan nasıl, evlendi mi? diye sormuş biri.
─ Evlendi, demiş öteki. Evlendi ama ah, sorma, öyle bir gelin çıktı ki, felâket!..
Sabahtan akşama çalışıyor, evde doğru dürüst yemek pişmiyor, yorgun olduğu zaman oğluma yemek pişirttiriyor.
Bazen sabah kahvaltısını bile oğlum hazırlıyor. Ne dikiş var, ne ütü. Bir kadın bulmuş, bütün işi ona yaptırtıyor. Evde prensesler gibi oturuyor, oğlum için özel hiçbir şey yapmıyor, çok üzgünüm, çok…
─ Vah vah, demiş arkadaşı, Peki kızın nasıl, o da evlendi mi?…
─ O da evlendi, demiş arkadaşı. Ama o çok mutlu, öyle iyi bir damadım var ki, kızımın elini sıcak sudan soğuk suya sokturmuyor.
Kızım çalıştığı için çok yoruluyor, çoğu akşam, yemekleri beraber pişiriyorlar, hatta bazen damadım hazırlıyor.
İnanır mısın öyle iyi bir çocuk ki tatil günlerinde kahvaltısını kızımın yatağına götürüyor.
Bir kadın bulmuşlar, evin bütün işlerini o yapıyor, kızım evde hiç yorulmuyor, prensesler gibi oturuyor, kocası da ondan iş beklemiyor, çok memnunum, çooookkkk…