Ankara Demek

Ankara demek…

Bir mekana gittiğinizde içeridekilerin %50sini tanımak demektir.

Zafer Çarşı’sından 2. El kitap almaktır.

Olgunlar; İngilizce kitaplarınızı almak için ilk adresiniz olması demektir.

Bir zamanlar Or-an’a ya da Çayyolu’na giderken “Buralarda şehir dışı be” demiş olmaktır.

Sinemaya gitmeye karar verip yarım saat sonraki seansa yetişebilmek ve bunu İstanbullulara anlatırken şaşkın suratları izleyerek eğlenmektir.

ODTÜ’lü değilsen içeriye girerken kimlik sormamaları için kapıdan kendinden emin adımlarla yürüyerek geçmek demektir.

Ortaokul döneminde Karum’un yan merdivenlerinde piyasa yapmak demektir.

Gima ya da YKM’nin önünde birileriyle buluşmuş olmak demektir.

Kızılay’da dersaneye gitmek demektir.

Güvenpark’tan otobüs ya da dolmuş duraklarına gitmektir.

Arjantin’e “Cadde” diyebilmektir.

Tunalı’ya “Tunalı Hilmi” diyenlerin bizden olmadığını bilmektir.

Bir İstanbullunun gelip de “İyi güzel de deniz yok ama yaa!” diyişine “Sanki sen her gün denize giriyorsun ya” demek istemektir.

“Bebe” demektir.

Kafede tanışıp ömürlük dostluk kurabilmektir.

İstanbul’da Ankara ayazını özlemektir.

Deniz olmamasına aldırmadan bağımlı olmak, sevmektir.

Aşk Tesadüfleri Sever’i izlerken bir Ankaralı olarak herkesten çok ağlamak demektir.

Ve tüm bunları okuyan Ankaralıların yüzünde oluşan gülümsemeyi hep yaşıyor olmak demektir.