Renkli kişiliğiyle ün yapmış bir felsefe hocası, yılın son sınavını yapmak üzere sınıfa girmiş.
Sınıf gayet kalabalık ve bütün öğrenciler çok heyecanlı.
Hepsi merakla hocanın hazırladığı soruları bekliyorlar, felsefe hocası biraz bekledikten sonra sınıfa şöyle bir bakmış.
Derin bir nefes aldıktan sonra masanın önünde duran sandalyesini kaptığı gibi kürsünün üzerine koymuş ve sınıfa dönerek;
“İşte 100 puanlık tek soru.” demiş.. “Bana bu sandalyenin var olmadığını ispat edin.”
Tabi ardından tüm öğrenciler girişmiş cevabı yazmaya.
Hızlı hızlı yazanlar, harıl harıl düşünenler, varoluş felsefesinden, modern felsefeye, antik yunan filozoflarından örneklerle konuyu açıklamaya çalışanlar, sınav kağıdını doldurmaya başlamışlar.
Ancak aralarından biri kağıda tek bir cümle yazmış sonra kalkıp kağıdı hocasına vermiş ve sınavı bitirip çıkıp gitmiş.
Sonuçlar açıklandığı zaman tüm öğrenciler şaşkınlıkla koca sınıfta sadece tek bir kişinin 100 üzerinden 100 aldığını görüp hayrete düşmüşler.
O kişide sınavı 2 dakikada hemen bitirip sınıftan çıkan çocuk.
Tabi tüm arkadaşları 100 puanı getiren cevabın ne olduğunu merak ederek çocuğun etrafını sarmışlar.
Çocuk kağıda iki kelimelik tek bir cümle yazdığını söylemiş.
Peki acaba çocuğa 100 puan getiren o iki kelimelik basit cümle neymiş?
“Hangi sandalye!”